Fikret, ustasının dürtüklemesiyle uyandı. +Fikret kalk! Öğlene kadar yatacak mısın oğlum? Al şu tulumunu giy. İş beklemez! Fikret, dokuz yaşında bir çocuktu. Hâlâ uykusu vardı. Yerinden doğruldu, tulumunu giydi. +Bu arabanın tekerleğinin jantını değiştir. Salim Bey arabası konusunda çok titizdir. Sakın bir hata yapma! Ardından arabayı parlatacaksın! -Tamam usta, hallederiz. Fikret en iyi dostu Devran'ı çağırmaya gitti. -Devran, oğlum gel bak bizim araba geldi. Kalk. +Hadi be oğlum, sahi mi! Devran koşarak tekerleğin jantını değiştirmeye koyuldular. Bu iki çocuk pek bir hayalperestti. Otomobillere çok farklı bir gözle bakarlardı. Her bir parça sanki başka bir dünyaydı. Onları yakınlaştıran da buydu. Yaşadıkları çevreyi kendilerine bir oyun hâline getirmeyi başarmışlardı. Çocuk zihni için her şey bir oyun değil midir? Devran arabanın koluyla oynarken kırdı. Olanlar olmuştu. +Oğlum ben napacam, kırdım arabanın kolunu. Ağlamama...