Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Madam Bovary, Anna Karenina, Bihter Ziyagil Karakterlerinin Edebî ve Psikolojik Yönden Analizi

      19.YY edebiyat açısından romantizm akımın revaçta olduğunu söylemek mümkün. 17.yy Klasizm akımının katı kuralları karşısında duyguların, hayallerin daha coşkulu bir anlatımla dile getirildiği romantizm akımı buna tepki olarak meydana gelmiştir. Romantizm akımında iyiler çok iyi, kötüler ise çok kötüdür. Böyle bir çerçevede realizm akımı romantizme tepki olarak doğmuştur. Madam Bovary, Anna Karenina ve Aşk-ı Memnu romanları realizm akımının ürünleri olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda üç karakterin incelemesini yapacağım.      Madam Bovary: Diğer adıyla Emma. Flaubert, burjuva yaşamını, insan yaşamını tüketen çabalarını ve umutlarını sildiği düşüncesindedir. Bunu Madam Bovary karakteriyle romanına yansıtmıştır. Madam Bovary; okuduğu kitaplara fazlaca kapılarak, anlatılanlar gibi bir yaşam yaşamayı arzulamaktadır. Burada Flaubert'in romantizmin idealist tiplerine tepkiyle yaklaşmaktadır. Bulunduğu durumu ve kendisini değerlendirmekten oldukça uzak bir durumdadır Emma. Arist

Öykü: Pirinç Tarlasındaki Çocuk

          Filipinler'in kuzeyinde pirinç tarlasında, bir klübede babasıyla yaşıyordu Dagat. Görenlerde hayranlık uyandıran bir bölgeydi. Yeşilin en güzel tonları burada birbiriyle hemhâl olmuş. Oldukça turistik bir bölgeydi aynı zamanda. Ekonomisi iyi olan ülkelerde yaşayan, rafine zevklere sahip insanlar için uğrak beldelerden birisiydi. Peki yaşam Dagat için nasıldı? Buradaki insanların yaşamı nasıl? Zorlu bir yaşam mücadelesi vardı bu coğrafyada. Bu tarlada on beş klübe bulunmakta. Herkes birbirini çok iyi tanırdı. Dagat, babasıyla akşam yemeğine oturdu. Menüde pirinç vardı. Dünyanın en kaliteli pirinçleri buralarda üretilir, ancak yağ ve tuz gibi diğer gıdalar olmadığı için yağsız ve tuzsuz pirinç lapası yerlerdi. +Baba, annem ne zaman gelecek? -Oğlum, bilmiyorum. Biliyorsun annen yurtdışında ve gelmesi biraz zor. +Biliyorum ama üç yıl oldu baba. Ben annemi çok özledim. Yarın karnemi alacağım ve annem yine yok! (Buruk bir yüz ifadesi) -(Baba bu duruma çok üzülüyor ancak üz

Öykü: Bay Z Bölüm I

                        S abah uyandı,  her zaman olduğu gibi güne perdelerini sıyırarak başlar fakat gökyüzüne bakmayı esgeçerdi . Bugün de diğer günler gibiydi gökyüzüne bakmadan penceresini açtı. Yüzünü yıkadıktan sonra hibisküs çayını demledi. Evet hibisküs çayının özel bir yeri vardı çocukluğundan bu yana hayatında devam ettirdiği tek şey, annesinden öğrendiği bu alışkanlıktı.  Kahvaltısını ayaküstü yaptı. Evinin duvarları lacivert, güneş girse dahi içeri daima karanlık hissi verirdi bu daire. Evin her tarafı kaloriferle çevrili olmasına karşın, holde kömür sobası da vardı. Kiracı olduğundan bu sobayı kaldırma işiyle uğraşmak istememişti. Salonunda köşede bir koltuk ve ortada yuvarlak ahşap masa bulunuyordu. Kendi odasında da yatağı ve giysi dolabı. Evde şahsına ait bulabileceğiniz belki de hiçbir şey yoktu. Kendini tanımlayabileceği hiçbir şey. Her şey düz, sadece ihtiyaç duyulduğu için burada varlığını sürdüren eşyalardı. En ufak bir yaşam belirtisi verecek bir dağın

Öykü: Bay Z Bölüm II

          A rkadan gelen taksiye bindi. Taksiciye öndeki arabayı takip etmesini söyledi. Taksici adam kabul etti ve ilerlediler. Akşam trafik yasağı geldiği için gece müşterisini kaçırmak istemiyordu. Sokak lambalarının aydınlattığı köprüden geçtiler. Sokakta onlardan başka kimse yoktu. Yelkovan ve akrep 11'in üzerinde buluşmuştu. Etrafta tek tük araba vardı. Bay Z, neden bu Esrarengiz Adamı takip ettiğini bilmiyordu, düşününce tek bir mantıklı açıklama bulamamasına karşın devam etti. Peki adam fark etse ne olacaktı? Ne diyebilirdi? Kendini nasıl açıklayabilirdi? Vereceği bir cevap olmadığından fazla düşünüp, kendisini yormak istemedi. Yol boş olmasına karşın, gidiş süresi epey sürdü. Sokak lambalarının aydınlattığı büyük köprüden geçtiler. Nerede olduklarını  hava kararmış olduğu için anlayamadılar.  Bir ara arabayı gözden kaçırdı taksici, tekrar yakalamak zor olmadı. Ağaçlı büyük bir caddeye girdiler. Caddenin kenarlarında sular akıyordu, üzerlerinde küçük köprüler vardı ve yağm