- Yabancı, derdin nedir? Gözünü bir tarafa dikmiş bakıyorsun.
+Sen de kimsin!?
-Berduş. Berduşum ben. Kayıkları tamir ediyorum. Patronunla mı derdin yoksa gönül meselesi mi anlat bakalım? Senin yaşında adamın başka bir derdimi var yoksa?
+ Sen ne anlarsın berduş.. Neyse terfi alamadım. O kadar verdiğim emeklere rağmen. Hayat çok kötü. Ben daha iyi yaşayabilmek adına bunca yıl okudum. Hayat haksızlıklarla dolu. Canım sıkılıyor bu yüzden. Bu arada adım Çetin.
+ Yabancı diyeceğim sana, bu ismi sana veriyorum. Ne kadar şikâyetçisin! Gerçi insan böyledir, haksızlığa uğradığını düşündüğü vakit, hatırlar hak kavramını. Her şey elde edene kadar.
- Ne diyorsun sen, beni tanımıyorsun bile!
+İnsanların çoğunu çehresinden tanırım. Çok insan tanıdım ben, hepsi birbirine benzer. İyi yaşamak diyorsun. İyi yaşam nedir yabancı? Ne istiyorsun?
- Ülkeleri gezmek, düşünmeden istediği alabilmek. İstediğim arabayı almak. İnsanca yaşamak!
+ Ne kadar toysun daha. Tüketmek üzerine kurulu hayatı, yaşamak mı sanıyorsun? (Acı bir tebessüm) Çocuk gibi düşünüyorsun. Bir kez olsun şu denizi gördün mü? Gördün mü gökyüzünü? Dinledin mi ağaçların hışırtısını?
- Kahkaha atar. Deli misin berduş, yıllardır görüyorum. Bu nasıl bir soru? Hem sen kimsin, ne biliyorsun?
+Hayır, görmüyorsun, bakıyorsun. Görmek başka bir şey, bakmak başka. Kendine yabancı olduğun gibi, bir yabancı olarak yaşamaya devam etmek istiyorsun anlaşılan. Deniz, kendisidir daima. İçinde binlerce yaşam var. Kuş, kuş olabilmektedir sırrı. Kendisi dışındakinin derdinde değildir. Özgürlüğü temsil ettiğini düşünürler ama hayır. Kuşun görevidir uçmak. Sadece insan, sabırsızdır. Hep iyiye lâyık görür kendini, hep o ihanete uğramıştır, hep o haksızlığa uğramıştır. Sormaz kendine hiç, neden sorsun kendine yabancı olan bir insan. Ucu kendine değmeyen her konuya kör kesilir. Oysa irade gibi, akıl gibi cevherlere sahiptir. Yeryüzünde her canlı haddini bilir. İnsan dışında.
(Yabancı sustu, kısa bir aradan sonra)
-Sen nereden biliyorsun bunları? Açıkçası ilk başta biraz çekindim senden. Şaşırtıcı derecede diksiyonun çok düzgün.
+Benden değil, giysimden çekiniyorsun. Öyledir, ön yargılar, iyi bilirim. Bizim de bir hikâyemiz var Yabancı. Bizim de. Hadi bu kadar yeter, ben gidiyorum.
Yabancı, zihninden bu konuşmayı atamıyordu. Bir hafta boyunca, o sahile gitti ve Berduş'u aradı. Fakat yoktu. Belki bir gün rastlaşacaklardı kim bilir. Onun hikâyesini merak ediyordu. Artık, bir hafta önceki sahilde oturan o adam, kendisi değildi. Artık zihni soru soruyordu, cevaplarını arayacağı. Soru sormaya bir kez başlandı mı, artık dünkü kişi değildir..
Yorumlar
Yorum Gönder