Ana içeriğe atla

Sanatın Serüveni: Barok ve Rokoko Dönemi

         


   Sanatın serüveni serisinin üçüncü bölümü: Barok ve Rokoko Dönemi. İlkel Sanat, Antik Sanat ve akabinde Rönesans akımlarını inceleyerek sanatın geçirdiği evrimini ifade etmeye çalıştım sizlere. Bu bölümde Barok Dönemi başlığı altında bahsedeceğim Rokoko, Mutlakçılık, Yeni-Klasikçilik, Duygusalcılık akımlarını inceleyeceğim.

BAROK           

  17.YY kültürü ve sanatı, Barok olarak adlandırılır. Kelime kökeni olarak Barok, Fransızca olup, aşırı süslü anlamındadır. Portekizce'de ise "büyük ve tuhaf şekilli inci" olarak tanımlanmaktadır. Klasizmdeki gibi kurallı, estetik olmayan yapıları aşağılamak anlamında kullanılmıştır. Bu dönemde çok süslü ve ihtişamlı detayların olması, kişilerde yarattığı etkinin bütüncül ve büyük olmasından kaynaklanıyor. Sanata, psikolojik, duygusal ve tinsel anlamda egemen olduğunu söyleyebiliriz. Aydınlık ve karanlığın zıtlığı, koyu renkler, simetri ve oran öne çıkan Barok detaylarıdır. Siyasal anlamda Monarşi'nin güçlendiği yıllar  ve sanat bu süreç ekseninde gelişmekte. Yanılsama yoluyla inandırma, dönüştürme, aldatma bu döneme aittir. Esere bakan kişiyle psikolojik anlamda yaklaşmaktadır. Barok sanat politik mutlakiyet ve Katolik karşı- Reformasyon ile iç içe geçmiştir. Tinsel tutuculuğun ve iktidarın övgüsü niteliğinde eserler verilmiştir. Hem içe hem de dışa dönüktür. 

     Caravaggio, Judith Beheading Holofernes (Holofernes’in Başını Kesen Judith), 1598-1599
                  Rembrandt Harmenszoon van Rijn, The Night Watch (Gece Devriyesi), 1642


                   Johannes Vermeer, The Girl With a Pearl Earring (İnci Küpeli Kız), 1665



ROKOKO

 Rokoko, Fransa'da ortaya çıkmış olup ardından, Avusturya ve Almanya'da görülmeye başlanmıştır. Şatafat, gösteriş, Barok'un karmaşık biçimi benimseyen bir yapıya sahipti. Kelime kökeni olarak Neo-Klasik J.L. David'in öğrencisinin hakaret terimdir. 15.Louis'in metresi Madam Pompadour ile ilintilendirerek kullanılmaktaydı Rokoko kelimesi.  Süreç olarak baktığımızda Rönesans Dönemi'nde Hümanizm akımı, Hristiyan dini tartışmaları hakim iken. Bu dönemde krallık iktidarı tartışılmaktadır. Krallık; yetersiz, çürük bulunmakta bununla beraber Rokoko kelimesi sevimli, şehvet, flörtöz gibi gelip geçici duygularla eşanlamlıydı. Günümüzde Rokoko'nun anlamı değişmiştir. Rokoko, Akademilerdeki Klasik antikite eğitiminin reformu çabası ile başladı. (S.Little) Şehvet, süsleme ve zevkin sanata yansıtılabileceği düşüncesi bu dönemde güçlendi. Barok dönem ile ihtişam açısından benzese de, konusu bakımından ayrılır. Resimde mavi ve pembe detaylar öne çıkmaktadır. 


                                           The Swing (Salıncak)- Fragonard-1767


                                                           
Residenz Sarayı

Gathering in a Park , 1718 , by Jean-Antoine Watteau



MUTLAKÇILIK

 Mutlakiyet; kelime anlamıyla saltçılık. Aydınlanma Dönemi sonrası hükûmdarların sorgulanamaz olduğu monarşik yönetim biçimine verilir. 14.Louis'in meşhur sözü "L'etat, c'est moi" (Devlet Ben'im) sözüyle örneklenir. Mutlak rejimin elde tutulma çabasını ifade eder. Peki mutlakçılık nasıl doğdu? Feodalite, Rönesans Dönemi başlamasıyla yıkılışa geçmesiyle beraber ruhban sınıfına karşılık krallıklar güç kazandılar. Barok Dönem'de hükûmdarların mutlakiyete karşı inançlarının tavan yaptığı dönemdir. 18.yüzyılla birlikte Mutlakçılık'ın dili kazanılmış haklar, kamuoyu, Aydınlanma, reform ve devrimle beraber tartışılmaya başlandı. 14. Louis Dönemi Fransa'sında alegori, mitoloji sanatın konusu oldu. Bu dönemdeki resimler krallığın gücünü tüm insanlığa gösterebilmek için çizilmiştir. Kralın güçlü olduğuna, yıkılmaz olduğuna dair kamusal bir zevk oluşturulmaya çalışıldı. 

                                              14.Louis-1701, HYACINTHE RIGAUD
                                     
Philippe De Courcillon- HYACINTHE RIGAUD 

NEO-KLASİK
      Neo-klasizm 18. ve 19. yüzyılda Avrupa'da egemen olan bir sanat akımıydı. Rokoko'ya tepki ve reddinin yanı sıra entelektüel bir akımdı. Ahlaki ciddiyetin peşinde koşmanın bir aracı olarak klasizmle ilgilenmekteydiler. Neo-klasizm Aydınlanma ve Fransız Devrimi ile adeta iç içedir. Rasyonel düşüncenin ortaya çıkışıyla yeni değerler üretildi. Bu akımda toplumsal eylemler yargılanabilir hâle gelmişti. Evrensel değerler daha çok, maddesel ölçümlerin yapılabileceği değerlerin üretimi söz konusuydu. Arkeoloji'nin ortaya çıkışı, yeni bir kimlik arayışı çabası yatmaktadır. Yunanistan'daki kapsamlı arkeolojik kazıların yapılması antik dünyanın(ahlaki ve estetik değerleri başta olmak üzere) araştırılmasıyla güçlü bir tarihsel dönüşümün fitili ateşlendi. Sentezci üslûpla antik dönemi yeni değerler ile sentezleyerek yeni bir üslup ortaya çıktı:Neo-klasik. 

                         Horace'lerin Yemini- 1785. Jacques Louis David.

DUYGUSALCILIK
   Barok sanat, duygulara yönlendiren bir tarza sahiptir. Barok Dönemi duyguları dünyevî, ruhanî fark etmeksizin karakterize olmuştur.  Barok sanat doğrudan duygulara yönelmenin aracı olarak yüksek drama, karanlık ve aydınlık aynı yerlerde kullanılmıştır. Aşağılanma ve dışlanma duygularını güçlendirebilmek için duygularınızı tahrik eder. Barok Sanatı içerisinde Duygusalcılık'ın yeri, Hristiyanlığa ve kral iktidara karşı boyun eğişi vurgulayan duygusal birlik Barok Sanatı'nın özüdür.


               Aziz Bartolomeo'nun Şehit Edilişi- Jusepe De Ribera,1639


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Betonlara rağmen açmış bir çiçeğim

Betonlara rağmen açmış çiçeğim, Üstümü kaldırım taşlarıyla kaplamalarına rağmen, İnsanların görmediği, genellikle üstüne basıp geçildiği, Yerde açan küçük sarı çiçeğim. Kar, kış, soğuk ve hiçbir engel, Engelleyemedi, benim açmamı. Koparılmama rağmen yerimden, Benim varoluşumdur açmak! Fuşya begonvilleri, rengârenk gülleri, Zarif papatyaları, güneş çiçeklerini, Sevmek kolaydır.  Güzelliği, estetik duygularımızı kuşatır. Göremez herkes beni, Zaten insanlar yürürken bakmaz yere, Ben görülmeyi de istemem, Beni bakabilen görsün! Küçücük, görünmez bir zerreyim, Mücadelem kendimden büyük, Ben betonda açan çiçeğim, Kentin, kuşatmasına rağmen doğayı, Kente karşı direnen, Varoluşundan vazgeçmeyen küçük sarı çiçeğim. Anlamasın herkes beni, Çünkü derinliğin gereğidir biraz, Herkes tarafından anlaşılmak, Kolaydır, basittir. Ben betonlarda açmış, Betona rağmen, hâlâ, Vazgeçmemiş çiçek olmaktan! Yaradılışımın gereğini yerine getirmektir, Benim varoluşum! Soğuğa, koparılmaya, çiğnenmeye; Betona, üstün

En Büyük Devrim, Kendini Devirmektir!

      Dünyaya geliyorsun, emekliyorsun. Oyunlar oynuyorsun, düşüyorsun kalkıyorsun. Çocuk oluyorsun, toplumla tanışmaya başlıyorsun. Büyüdükçe kendine yabancı olmayı öğreniyorsun. Toplumdan onay almak için davranışlarını, isteklerini oluşturuyorsun. Daha küçücük bir çocukken üstelik... Üniversiteyi kazanıyorsun sonra gelir mi ardından bir mezuniyet. Bir sürü bilgi doluyor zihnine ama hiçbiri sana seni öğretmiyor. Kendinin hakkında hiçbir fikir sahibi olamadan eline bir kağıt parçasını tutuşturuyorlar. Sonra kariyer sahibi oluyorsun. Şayet olursa bir de evlilik ve çocuk geliyor peşinden. Ömrünün sonuna geldiğinde insan dönüp bakıyor, bir ömür bir yabancıyla yaşamış. Öğrendiği bilgiler boş, Okuduğu kitaplar boş. Kimisi kendinden kaçmak için sloganlara sığınmış; kimisi ise koskoca bir ömrü olmak yerine nasıl görünürüm üzerine geçirmiş. Nefes alıp vermek, ölmemek midir yaşamak?        Davranışların arkasında takdir edilmek, onaylanmak ve sevilme arzuları yatar. Koskoca bir ömrü başkaların

Dünya'dan İnsana Mektup

         Yaşamak nedir? Diri olmak nedir? Ölmek nedir? Arzularını gerçekleştirmek için çabalamak mıdır yaşamak? Varlığının anlamlandıran mıdır yaşayan? Her gün öleceğini bilerek yaşayan mı diridir? Ölmeyecekmiş gibi yaşayan mı? Sen neredesin? Hiçlik içinde yokluk musun? Sen nesin? Sen kimsin? Var mısın? Yok musun? Gerçek misin? Kurgu musun? Sen kimsin? Yaşayan kim? Ölen kim? Hırslarına, ihtiraslarına, kibrine, konforuna ruhunu erittiren sen değil de ben miyim? Buraya bunun için mi geldin? Hissetmeyen, düşünmeyen bir insan mı diridir? Istırap çekmekten korkmayan bir zihin mi?         Adalete boyun eğdiren, zulüm eden sen değil misin? Hatalarını kapatmak için gerçeklere duvar ören sen değil misin? Hatalarını düzeltip, kendinle yüzleşebilecek olan kim? Esareti hakim kılan sen değil misin? Özgür müsün? Esir misin? Kimdir esir?         Cehaletine kılıf uyduran, hakikatin önünde sis bulutu sen değil misin? Doğruyu bulabilen, cehaletiyle kendine rağmen yüzleşen sen misin? Kişiliğinin esiri o