Ana içeriğe atla

Betonlara rağmen açmış bir çiçeğim


Betonlara rağmen açmış çiçeğim,
Üstümü kaldırım taşlarıyla kaplamalarına rağmen,
İnsanların görmediği, genellikle üstüne basıp geçildiği,
Yerde açan küçük sarı çiçeğim.

Kar, kış, soğuk ve hiçbir engel,
Engelleyemedi, benim açmamı.
Koparılmama rağmen yerimden,
Benim varoluşumdur açmak!

Fuşya begonvilleri, rengârenk gülleri,
Zarif papatyaları, güneş çiçeklerini,
Sevmek kolaydır. 
Güzelliği, estetik duygularımızı kuşatır.

Göremez herkes beni,
Zaten insanlar yürürken bakmaz yere,
Ben görülmeyi de istemem,
Beni bakabilen görsün!

Küçücük, görünmez bir zerreyim,
Mücadelem kendimden büyük,
Ben betonda açan çiçeğim,
Kentin, kuşatmasına rağmen doğayı,
Kente karşı direnen,
Varoluşundan vazgeçmeyen küçük sarı çiçeğim.

Anlamasın herkes beni,
Çünkü derinliğin gereğidir biraz,
Herkes tarafından anlaşılmak,
Kolaydır, basittir.

Ben betonlarda açmış,
Betona rağmen, hâlâ,
Vazgeçmemiş çiçek olmaktan!
Yaradılışımın gereğini yerine getirmektir,
Benim varoluşum!

Soğuğa, koparılmaya, çiğnenmeye;
Betona, üstüne dökülen asfalta;
Kentin doğayı kuşatmasına rağmen,
Tek başıma ve sessizce,
Varolacağım ve ancak bakanlar değil,
Görenler anlayacaklar beni.
Yokolacağım günün birinde,
Hiç yaşamamış gibi,
Ve belki iz bırakamadan,
Ancak varoluşumun gereğini yerine getirerek,
Geçirmiş olacağım ömrümü.
Ömrüme kış geldiğini anladığımda,
Yaşadım diyebileceğim.

Ahu Mah

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  2. Gül Alpgiray27 Ocak 2024 08:32

    Kaleminiz tükenmesin...!Ruhunuza sağlık...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Ne Zaman Olgunlaşır?

        T oplum nezdinde sıkça kullanılan bir kavram vardır: Olgunluk. 20'leri bitirip 30'a geçince insanlarca öyle tanımlanırsınız. "40 yaşına gelmiş hâlâ nasıl davranıyor?" dediğimiz nice insanlar vardır. Olgunluğu yaşa ve yaşanmışlıklara atfederiz. Oysa ki durum çok farklıdır. İnsan, 20'lerinde de olgunlaşabilir, 40'larında ergen düzeyde kalabilir. Hatta hayatı boyunca hiç olgunlaşamayabilir de. Nerede büyümeye başlar insan? Zihinsel olgunlaşma insana ne katar? Neleri götürür? Dünyayı yeni deneyimlemeye başladığımız dönemde yani çocukluk döneminde her şey çok saftır. İsteklerimizin gerçekleşeceğini düşünür, olayların perde arkalarını gözlemleyemeyiz. Gençlikte ise sadece "bugün" vardır. O anı güzel geçirmek, eğlenmek, haz almak... Çok kez de duygusal olarak değerlendiririz hayatı. Zorlukları görmeden ve deneyimlere kucak açmadan olgunlaşmak mümkün değildir. Nasıl olgunlaşacağınızın tarifini bulamazsınız kitaplarda. Deneyim ve deneyimleri yorumlama...

Her Yaşın Acemisiyim

                  Dünya büyüktür benden, her yaşın acemisiyim. Küçücüktür dünya ben her yaşın acemisiyim. İnsanın elinde, sahip olduğu yegâne şey yaşamdır. İçine doğduğum aile tanımladı beni, içine doğduğum ülkenin insanıyım ben. Sıkışmışlık arasında. Kök salacakken hayata, kök salacak toprağımı aradım. Misafir olduğum bu diyarda, köklerimi salmalı mıydım? Her yaşımda bana dünya farklı görünürdü. Küçük bir kızken neşeyle bakardım. Renklerle bezenmiş bir yerdi. Okullu bir kızken arkadaşlık ilişkileri demekti. Ergenliğimde mutlu olmak demekti. Her yaşın acemisiyim, ben nereden bileceğim? Üniversiteliyken arayış çağımdı. Daha çok toy ve saf duygularını muhafaza edebilmiş bir kız. Ben dünyayı anlamamışım...Satırlarda ve düşüncelerde aradım kendimi. Nesnelerde, mekanlarda. Yeri geldi sığamadım kitaplara. Rüzgar yüzüme çarparken, yağmurlar boşanırken bedenimin üstünden, koşardım ben dünyaya. Ömrümü heba edecek olma korkusundan kaçardım. Bazen yaşıt...

Şiir: Taşırım Dünyayı Sırtımda

  Taşırım dünyayı sırtımda,  Kamburum var benim.  Ölen çocukların hüznü,  Açlıktan ölenlerin acısını taşırım.     Taşırım dünyayı sırtımda,  Kuruyan göllerin acısını,  Yanan ağaçların yok oluşunu,  Canlıların acısını taşırım.  Hayvanat bahçesinde sergilenen,  Yurdundan kopartılan kutup ayısının acısını,  Üşümemek için araba tekerine saklanan kedinin,  Kedinin mücadelesini taşırım.  Hakkı teslim edilmemiş işçinin,  Evine dönerken ki sıkışmışlığını,  Göz yaşı dökmesi ayıplanmış babaların,   Yoksulluğun acısını taşırım.  Haksızlığa uğrayanların,  Canı yanmışların, pusu kurulmuşların,  İçimde yankılanır sesleri.   Çocukların, görülmeyen hüzünleri.  Taşırım zaaflarımı,  Saydıklarımı durdurmaya yetmeyen gücüme,  Değiştirmek isterken delicesine,  Kendimi aklarım korkusu sarar.  Olur ya bu da bir savunmadır,  İnsanın kendisine karşı,   Bundan kork...