Ana içeriğe atla

Düşünce yazısı: Başarı ne değildir?

     


 Türkiye'de yaşayan birisi için başarı nedir? Afrika'da yaşayan biri ile aynı mıdır?  En iyi üniversiteden yüksek dereceden mezun olmak mı? Spor müsabakasında derece yapmak mı? Himba Kabilesi'nde başarı, kabile reisi olmak olabilir. Başarı, yaşadığımız çağ ve çevre çerçevesinde şekillenmektedir. Kendimize koyduğumuz suni hedeflere ulaşma çabası ile ömrümüzü geçiriyorken detayları kaçırıyoruz. Iyi okul, iyi kariyer, evlilik, çocuk, ev sahibi olmak başarılı olmak demek değildir. Kendini tanıma ve kendin olma cesaretini gösterebilmek başarıdır. Kendine yalan söylemekten özgürleşmiş, cesaret isteyen bir eylemdir çünkü. Dünyadan geçerken nasıl bir iz bıraktığın önemlidir. Kendinden emin ve istikrarlı olmayı gerektirir. Evlilik, şaşaalı düğünler, gelinlik giymek başarı değildir. Hayat yolunda, iki insanın birbirine yarenlik etmesi, yekvücut olmaktan vazgeçmemek ve beraber yürüyebilmek başarıdır. Çünkü mayasında bolca emek ve sabır vardır. Çocuk sahibi olmak başarı değildir. Güzel bir insan yetiştirebilmek başarıdır. Bir insan yetiştirmek dünyaya bıraktığımız izlerden belki de en büyük olanıdır. Nasıl bir dünya arzuluyorsak, o dünyayı inşâ etmek başarıdır. Çevrene, doğaya, ailene karşı sorumluluk hissetmek başarıdır. Hazırcılığın, egonun yüceltildiği bu çağda emek ve çabaya değer vermek, dünyaya karşı sorumlu hissetmek en büyük başarıdır. 

Bizler ise sonuca ulaşmayı başarı olarak tanımladık. Hedonizmi ve pragmatizmi yükselten anlayış budur. Oysa yaşam sonuçlarda değil sürecin içindedir. Doğumdan ölüme kadar devam eder. 

Yorumlar

  1. Toplumun genel geçer kuralları içinde fayda sağlayan her şeyin başarı kabul edilmesi insanın bireysellikten uzak bir tutum içinde olmasına neden olur. Ben demenin suç kabul edilmesi biz olma çabasının yetersizliği insanın arada kalmasına ve gerçek mutsuzluğuna sebep olan en temel şeydir.

    YanıtlaSil
  2. İnsan kendi olamadan biz olmayı da beceremiyor. Kendimiz olamadığımız bir hayat yaşıyoruz maalesef. Yorumunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Ne Zaman Olgunlaşır?

        T oplum nezdinde sıkça kullanılan bir kavram vardır: Olgunluk. 20'leri bitirip 30'a geçince insanlarca öyle tanımlanırsınız. "40 yaşına gelmiş hâlâ nasıl davranıyor?" dediğimiz nice insanlar vardır. Olgunluğu yaşa ve yaşanmışlıklara atfederiz. Oysa ki durum çok farklıdır. İnsan, 20'lerinde de olgunlaşabilir, 40'larında ergen düzeyde kalabilir. Hatta hayatı boyunca hiç olgunlaşamayabilir de. Nerede büyümeye başlar insan? Zihinsel olgunlaşma insana ne katar? Neleri götürür? Dünyayı yeni deneyimlemeye başladığımız dönemde yani çocukluk döneminde her şey çok saftır. İsteklerimizin gerçekleşeceğini düşünür, olayların perde arkalarını gözlemleyemeyiz. Gençlikte ise sadece "bugün" vardır. O anı güzel geçirmek, eğlenmek, haz almak... Çok kez de duygusal olarak değerlendiririz hayatı. Zorlukları görmeden ve deneyimlere kucak açmadan olgunlaşmak mümkün değildir. Nasıl olgunlaşacağınızın tarifini bulamazsınız kitaplarda. Deneyim ve deneyimleri yorumlama...

Her Yaşın Acemisiyim

                  Dünya büyüktür benden, her yaşın acemisiyim. Küçücüktür dünya ben her yaşın acemisiyim. İnsanın elinde, sahip olduğu yegâne şey yaşamdır. İçine doğduğum aile tanımladı beni, içine doğduğum ülkenin insanıyım ben. Sıkışmışlık arasında. Kök salacakken hayata, kök salacak toprağımı aradım. Misafir olduğum bu diyarda, köklerimi salmalı mıydım? Her yaşımda bana dünya farklı görünürdü. Küçük bir kızken neşeyle bakardım. Renklerle bezenmiş bir yerdi. Okullu bir kızken arkadaşlık ilişkileri demekti. Ergenliğimde mutlu olmak demekti. Her yaşın acemisiyim, ben nereden bileceğim? Üniversiteliyken arayış çağımdı. Daha çok toy ve saf duygularını muhafaza edebilmiş bir kız. Ben dünyayı anlamamışım...Satırlarda ve düşüncelerde aradım kendimi. Nesnelerde, mekanlarda. Yeri geldi sığamadım kitaplara. Rüzgar yüzüme çarparken, yağmurlar boşanırken bedenimin üstünden, koşardım ben dünyaya. Ömrümü heba edecek olma korkusundan kaçardım. Bazen yaşıt...

Şiir: Taşırım Dünyayı Sırtımda

  Taşırım dünyayı sırtımda,  Kamburum var benim.  Ölen çocukların hüznü,  Açlıktan ölenlerin acısını taşırım.     Taşırım dünyayı sırtımda,  Kuruyan göllerin acısını,  Yanan ağaçların yok oluşunu,  Canlıların acısını taşırım.  Hayvanat bahçesinde sergilenen,  Yurdundan kopartılan kutup ayısının acısını,  Üşümemek için araba tekerine saklanan kedinin,  Kedinin mücadelesini taşırım.  Hakkı teslim edilmemiş işçinin,  Evine dönerken ki sıkışmışlığını,  Göz yaşı dökmesi ayıplanmış babaların,   Yoksulluğun acısını taşırım.  Haksızlığa uğrayanların,  Canı yanmışların, pusu kurulmuşların,  İçimde yankılanır sesleri.   Çocukların, görülmeyen hüzünleri.  Taşırım zaaflarımı,  Saydıklarımı durdurmaya yetmeyen gücüme,  Değiştirmek isterken delicesine,  Kendimi aklarım korkusu sarar.  Olur ya bu da bir savunmadır,  İnsanın kendisine karşı,   Bundan kork...